Osman Tan ve Ebru Gündeş Neden Ayrıldı? — Kelimelerin Kesişimi ve Ayrılığın Edebî Haritası Bir edebiyatçı olarak inanırım ki, her hikâye bir sözler labirenti; her “ayrılık” ise bir imge zinciridir. Ayrılık metinlerinde keder de kayıp da yalnızlık da saklıdır; bunların arasında dizilmiş cümleler, metaforlar, boşluklarla dolu alt metinler vardır. “Osman Tan ve Ebru Gündeş neden ayrıldı?” sorusu, öyle sıradan bir magazin sorusu değildir: bu bir anlatının parçalanışı, bir karakterler çatışmasıdır, edebî bir çözülüştür. Bu yazıda, bu ikili ilişkinin olası kırılma çizgilerini, edebiyatın ilkeleri üzerinden yorumlamaya çalışacağım. İki Karakterin Kesişen Hikâyeleri Edebiyatta karakterler, yalnızca kendileri değil; karşılaştıkları kişilerle inşa edilirler. Osman…
4 YorumEtiket: ve
Hudutsuz Sevda Hangi Gün? Geçmişin ve Geleceğin Kesişen Noktası Bir tarihçi olarak, her olayın bir zaman diliminde nasıl şekillendiğini, geçmişin izlerinin bugünümüze nasıl yansıdığını anlamaya çalışırım. Bu bağlamda, “Hudutsuz Sevda hangi gün?” sorusu bana yalnızca bir tarihsel merak gibi değil, aynı zamanda bir toplumsal arayış, bir kimlik sorusu gibi de geliyor. Geçmişten bugüne uzanan bir sevdanın, bir halkın, bir toplumun ya da bireyin duyduğu derin aşkın, zamanla nasıl şekillendiğini, hangi kırılma noktalarıyla dönüştüğünü merak etmek, bize yalnızca tarihsel bir perspektif sunmaz, aynı zamanda bugünün toplumsal dinamiklerine dair önemli ipuçları verir. Hudutsuz Sevda: Bir Zamanlar ve Şimdi Hudutsuz Sevda, aslında sadece…
8 YorumHukukta Kasıt Nedir? Niyetin Gölgesinde Adalet Arayışı Bazen bir davayı okurken, aklımda tek bir soru dönüp durur: “Burada gerçekten ne istendi?” Çünkü hukukun kalbinde, çıplak fiilin ötesinde bir şey ararız: niyet. Kasıt, işte bu iç sesi yakalama çabasıdır. Sadece neyin yapıldığını değil, neden ve nasıl yapıldığını anlamaya çalışır. Bu yazıda, kasıt kavramının köklerine inecek, bugünün yargılama pratiklerindeki yerini konuşacak ve geleceğin teknoloji-yoğun dünyasında nasıl evrilebileceğini beraber düşüneceğiz. Sanki aynı masada oturmuşuz gibi; samimi, meraklı ve biraz da tartışmaya açık bir tonda. — Kasıtın Kökleri: Eylem + Niyet = Suçun Kalbi Hukukta kasıt, kısaca “suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek…
6 YorumKur’an-ı Kerim’de Hızır Var Mıdır? Kur’an-ı Kerim’de doğrudan adı geçmeyen Hızır, İslam inanç ve kültüründe önemli bir figürdür. Kehf Suresi’nde, Allah’ın rahmet ve ilim verdiği bir kuldan bahsedilir. Müfessirler, bu kişinin Hızır olduğunu kabul ederler. Ancak, Kur’an’da Hızır’ın adı açıkça geçmemektedir. Bu durum, Hızır’ın kimliği ve varlığı üzerine çeşitli yorumlara yol açmıştır. Hızır’ın Kehf Suresi’ndeki Rolü Kehf Suresi’nin 60-82. ayetlerinde, Hz. Musa ile birlikte yolculuk eden ve çeşitli olaylar yaşayan bir “kul”tan bahsedilir. Bu kişi, gemiyi delmek, bir çocuğu öldürmek ve yıkılmak üzere olan bir duvarı onarmak gibi eylemler gerçekleştirir. Hz. Musa, bu eylemleri sorgular; ancak “Ben sana benimle beraber…
8 YorumDenizde Girdap Olur Mu? Öğrenmenin Derinliklerinde Bir Yolculuk Bir eğitimci olarak, öğrenmenin dönüştürücü gücünü her gün gözlerimle görüyorum. Öğrenmek sadece bilgi edinmek değil; aynı zamanda yeni bir dünyaya açılan bir pencere, içsel bir dönüşüm sürecidir. Tıpkı denizdeki girdaplar gibi, öğrenme de bazen bizi bilinmeyen sulara çeker ve her bir öğrenci, kendi yolculuğunda farklı derinliklere iner. Peki, “denizde girdap olur mu?” sorusu bu pedagojik yolculukla nasıl ilişkilidir? Bu yazıda, hem bilimsel gerçekler hem de öğretici bir perspektif üzerinden, denizlerin girdaplarla nasıl bir ilişkisi olduğunu tartışacak ve öğrenme süreçlerinin toplumlar ve bireyler üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz. Denizde Girdap Olur Mu? Denizde girdap, gerçek…
4 YorumHayret Duygusu Ne Demek? Psikolojik Bir Mercekten Analiz Giriş: İnsan Davranışlarını Çözümlemeye Çalışan Bir Psikologun Meraklı Bakışı Hepimiz, hayatımızın bir noktasında, tanımadığımız bir şeyle karşılaştığımızda ya da beklenmedik bir olayla yüzleştiğimizde, bir anlık duraklama ve şaşkınlık hissi yaşarız. İşte bu duygu, hayret duygusudur. İnsan psikolojisinin karmaşık yapısında, hayret duygusu, düşünsel ve duygusal süreçlerin kesişiminde yer alır. Bu anlık şaşkınlık hali, sadece dış dünyayı algılayış biçimimizi değil, aynı zamanda içsel dünyamızı ve çevremizle olan ilişkilerimizi de etkiler. Bir psikolog olarak, hayret duygusunun nasıl çalıştığını ve bireylerin hayatlarında nasıl farklı biçimlerde tezahür ettiğini anlamaya çalışmak, insanın psikolojik yapısını çözümleme yolculuğunda önemli bir…
8 YorumKaç Tane Gazve Vardır? Tarihsel ve Akademik Bir İnceleme Gazve: Anlamı ve Önemi Gazve, İslam tarihinde Hz. Muhammed’in bizzat katıldığı savaşlara verilen isimdir. İslam’ın ilk yıllarında, özellikle Medine’ye hicretin ardından, Müslümanlar savunma ve yayılma amacıyla birçok askeri sefer düzenlemişlerdir. Bu seferlerin her biri, yalnızca askeri bir mücadele değil, aynı zamanda İslam toplumunun inanç, kültür ve kimlik kazanmasında kritik bir rol oynamıştır. “Gazve” kelimesi, savaş anlamına gelir ve bu terim, doğrudan Hz. Muhammed’in katıldığı savaşları ifade eder. Bugün, bu savaşların sayısı, hem tarihçiler hem de akademik çevreler arasında farklı değerlendirmelere konu olmuştur. Peki, gerçekten kaç tane gazve vardır? Gazve Sayısı: Geleneksel…
6 YorumGebze Avrupa’da mı? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Kelimenin gücü, anlatının büyüsü ve mekânın anlamı… Her şey bir anlatıcıyla başlar. Bir şehir, bir kasaba, hatta bir köy dahi, onun üzerine inşa edilen hikâyelerle biçimlenir. Edebiyat, bu anlamda yalnızca kelimelerden ibaret değildir; bir şehir de bir anlatıdır. Bizler bu anlatıyı yeniden yorumlayarak, ona farklı anlamlar yükleriz. Bir yerin coğrafi sınırları ne kadar kesin olursa olsun, edebiyatla o mekânın sınırlarını zorlayabiliriz. Gebze de, işte tam bu noktada, coğrafi ve kültürel anlamda, “Avrupa” olup olmadığına dair bir tartışma başlatır. Fakat bu tartışmayı, yalnızca haritalar ve sınırlarla sınırlı tutmak, bir edebiyatçının bakış açısına asla uygun…
6 YorumHavuz yöntemi ne kadar sürer? — Bir yöntemin efsanesi, kusurları ve kim gerçekte kazanıyor Ben açıkça başlamak istiyorum: havuz yöntemi çoğu zaman olduğu kadar etkili de gösteriliyor ama gerçekte süreklilik, şeffaflık ve adalet bakımından sınıfta kalıyor. Bu yazıda savunma değil, sorgulama istiyorum — çünkü bir yöntemin “ne kadar sürdüğü” sorusu, sadece zamana değil güç ilişkilerine, motivasyona ve hangi ölçütlerle değerlendirildiğine bağlıdır. Ve bu konuda rahatlamak yerine rahatsız etmek gerekiyor. Havuz yöntemi, kaynakları bir araya toplayıp ortak karar veya dağıtım mekanizması kurma fikri olarak cazip; teoride hızlı çözümler, risk paylaşımı ve ölçek ekonomileri vaat eder. Pratikte ise süreyi uzatan, belirsizliği artıran…
Yorum Bırak